20 Ağustos 2008 Çarşamba

Doğanın mucizeleri.


Tatilimizin son günüydü. Eşyalarımızı toplamış, yola çıkmak için son hazırlıklarımızı yapmıştık. Güzel günler çabuk bitmiş, aklımız Ege'nin serin sularında kalmıştı. Gömeç'te olan yazlığımızın kapılarını kilitlediğimde, hepimizin suratı asılmıştı. Bu yıl üniversiteye hazırlanacak olan kızım Gökçe zaten gitmeyi hiç istemiyordu. Ama her güzel şey gibi, işte tatilde bitmişti. Arabamıza binip yola koyulduk. Ana yola döndükten kısa bir süre sonra gözüm dağlara takıldı. Daha önce hiç farketmediğim birşey dikkatimi çekmişti. Gözlerime inanamadan arabayı durdurdum. Öylece bakakaldım. Çocuklar neden durduğumu merak etmiş, onlar da arabadan inmişlerdi. Defalarca kez bu yolu geçmiştim. Ama ilk defa onu farketmiştim. İşte oradaydı. Çok meraklı olan oğlum, neler olup bittiğini öğrenmeden duramadı. Dağda ne gördüğünü sordum. Önce anlamadı, ama sonra avazı çıktığı kadar "ANNE ATATÜRK BU" dedi. Evet gerçekten dağların uzaktan görüntüsü, Atatürk'ün profilini andırıyordu. Ege'yi sahiplenmiş, öylece gökyüzüne bakıyordu. Biranda bütün hüznümüz dağılmıştı. Ama gözlerimiz bir iki damla yaşla da nemlenmişti. "Haydi çocuklar yolcu yolunda gerek diyerek" yeniden arabamıza bindik ve yol boyunca bu doğanın mucizesini konuştuk.

Hiç yorum yok: